10 Eylül 2008 Çarşamba

NEY

Yıkıldın. Paramparça oldu zaten dağınık olan tüm parçaların. Üzüntü kelimesi üzüntünün anlamını bile artık karşılamaktan çok uzak. Yeni kelimeler üretmeli, sözlükler yazmalı, yeni bir dili yaratmalısın ancak anlaşılabilmek için. Dünya üstünde bu dili konuşan tek kişi olsan bile ana dilini kendinle taşımalısın heryere. Gramer yapısına dikkat etmemeli ve diline ölçüyü getirmelisin. Kısık, sessiz ve de ekolu bir ölçü. Ney üfler gibi. Neye üflediğini bilmeden. Üflemeden atmalısın sancını ki dilin anlaşılmasın. Fiziksel acılardan kaçmalı. Gitmediğin yerler yüzünden ayaklarında yaralar çıkmamalı. Yaraların yara olmadığını anlatan yeni kelimelerde yaratmalısın tabii. Gözün mü kulağın mı diye sorduklarında artık düşünmeden ağzım diyebilmelisin. Ancak artık diyemezsin. Çünkü diyebilecek bir ağza ihtiyacın olmalı. Tüm yarattıklarını yeniden konuşabilecek, sese çevirebilecek bir ağıza. Ney gibi konuşmalısın. Üfleyerek. Rüzgar gibi. Üfür Üfür...

Hiç yorum yok: